Sosyal medyada paylaşılan videolar, özellikle büyük şehirlerdeki tehlikeli bölgeleri ön plana çıkararak Almanya’nın güvenliği üzerine tartışmaları körüklüyor. Ancak uzmanlara göre bu görüntüler her zaman genel tabloyu yansıtmıyor. Peki, Almanya gerçekten ne kadar güvenli ve uluslararası sıralamada nerede duruyor?
Sokaklarda Tehlike Algısı ve Gerçeklik
Kamuoyunda büyük yankı uyandıran örneklerden biri, Frankfurt’un ana tren garına yakın Bahnhofsviertel semtinde çekilen videolar oldu. Bu bölge, uzun süredir genelevleri, madde ticareti ve şiddet olaylarıyla anılıyor. Videolarda kaldırımda yatan bağımlılar, satıcılarla yaşanan tehditler ve sokak çatışmaları dikkat çekiyor. Milyonlarca kez izlenen bu görüntüler, özellikle yabancı izleyiciler arasında Almanya’ya dair olumsuz algıları besliyor.
Kriminolog Susanne Karstedt’e göre bu tablo kısmen doğru olsa da geneli yansıtmıyor. Almanya’da suç oranlarının özellikle kent merkezlerinde daha yüksek olduğuna dikkat çeken Karstedt, kırsal bölgelerde ise suçun belirgin biçimde daha düşük olduğunu vurguluyor. Sosyal eşitsizliklerin yoğun olduğu Berlin, Bremen ve Frankfurt gibi şehirlerde riskin artması da bu tabloyu destekliyor.
Almanya Uluslararası Karşılaştırmada Nerede?
Almanya’nın küresel ölçekteki konumunu en net gösteren veri cinayet oranları. 2024 yılında Almanya’da her 100 bin kişi başına 0,91 kasıtlı cinayet işlendi. Bu oranla ülke dünya sıralamasında 147. sırada yer alıyor. Karşılaştırma yapmak gerekirse aynı dönemde Güney Afrika ve Ekvador’da bu oran 40’ın üzerine çıkarken, ABD’de 5,76 seviyesinde ölçüldü.
Uzun vadeli eğilimlere bakıldığında Almanya’nın daha güvenli hale geldiği görülüyor. 20 yıl önce cinayet oranı 2,5’ti ve bugünkü rakamdan çok daha yüksekti. Karstedt, teknolojik gelişmelerin, özellikle otomobil hırsızlığı gibi suçlarda ciddi bir azalmaya yol açtığını hatırlatıyor. Ancak şiddet içeren suçlarda son yıllarda yeniden artış gözleniyor.
Genç Erkekler ve Entegrasyonun Rolü
Uzmanlara göre şiddet olaylarının büyük bölümünü genç erkekler oluşturuyor. Göçün de bu tabloda payı var. Aile ve sosyal denetim mekanizmalarından uzak yaşayan gençlerin, savaş veya iç çatışma tecrübelerinden kaynaklanan travmalarla şiddete daha yatkın olabileceği ifade ediliyor. Ancak araştırmalar, göçmenlerin nüfusa oranla daha az suç işlediğini de ortaya koyuyor.
Kriminolog Gina Rosa Wollinger, suçun göçle değil, daha çok kentsel yaşamın riskleriyle bağlantılı olduğunu belirtiyor. Eğitim seviyesi, aile içi şiddet deneyimi ve şiddeti güç göstergesi olarak görme eğilimi, hem Alman hem göçmen gençler arasında suç riskini artıran ortak faktörler arasında yer alıyor.
Rapor Edilmeyen Suçlar ve İstatistiklerin Sınırları
Almanya’daki resmi suç verileri Federal Kriminal Polis Teşkilatı (BKA) tarafından yayımlanıyor. Ancak bu istatistikler yalnızca polise bildirilen vakaları içeriyor. Aile içi şiddet gibi bazı suçlar çoğu zaman gizli kalırken, bazı gruplar polisle daha sık temas kurduğu için istatistiklerde olduğundan fazla temsil edilebiliyor.
Uzmanlara göre bu nedenle yalnızca rakamlara bakmak yeterli değil. Suç oranlarını düşürmek için entegrasyonu güçlendirmek, sosyal eşitsizliklerle mücadele etmek ve özellikle gençlere eğitim ve istihdam olanakları sunmak gerekiyor. Almanya, istatistiksel olarak güvenli bir ülke olsa da, algı ile gerçeklik arasındaki farkın dikkatle yönetilmesi gerektiği vurgulanıyor.