Mahkeme, sanığa 18 ay hapis cezası verdi ancak cezayı erteledi.
Mahkemeden Net Karar
Almanya’da açılan davada, sanığın en az Ocak 2022’den itibaren Fas gizli servisiyle iş birliği yaptığı belirlendi. Mahkeme kayıtlarına göre, adı gizlilik kuralları nedeniyle “Youssef El A.” olarak açıklanan kişi, uzun süre boyunca DGED için bilgi topladı. Sanığın faaliyetleri özellikle Faslı muhalif hareketler üzerine yoğunlaştı.
Yüksek mahkeme, casusluk suçlamalarını doğrulayacak delillerin yeterli olduğuna hükmederek cezayı açıkladı. Karar, Almanya’nın yabancı istihbarat faaliyetlerine karşı hassasiyetini ve bu tür girişimlere tolerans göstermeyeceğini bir kez daha ortaya koydu.
Hedefte Muhalif Hareketler
Dava dosyasında yer alan bilgilere göre sanık, özellikle Fas’ta hükümete karşı eleştirel tutumuyla bilinen Hirak protesto hareketi hakkında bilgi toplamakla suçlandı. Mahkeme, sanığın geçmişte bu muhalif gruba destek verdiğini, ancak daha sonra Fas istihbaratıyla iş birliği yapmaya başladığını vurguladı. Bu durum, davanın dikkat çekici yanlarından biri olarak değerlendirildi.
Hirak hareketi, 2016 yılında Rif bölgesinde başlayan kitlesel gösterilerle uluslararası kamuoyunun gündemine girmişti. Almanya’da yaşayan bazı Hirak destekçilerinin de Fas istihbaratının takibine maruz kaldığı iddia ediliyordu.
Sanığın İtirafı ve Fas’ın Tutumu
Sanığın duruşma sırasında suçunu kabul ederek kapsamlı bir itirafta bulunduğu açıklandı. Bu itiraf, mahkeme kararında belirleyici unsurlardan biri oldu. Ancak Fas yetkilileri, sanığın Ocak ayında Almanya’da gözaltına alınmasının ardından, onunla herhangi bir resmi bağlarının bulunduğunu reddetmişti.
Alman yargı makamlarının açıklamasına göre, itiraf sanığın cezasının ertelenmesinde de etkili oldu. Mahkeme, sanığın pişmanlık göstermesini dikkate alarak 18 aylık hapis cezasını koşullu olarak verdi.
Almanya ile Fas Arasındaki İlişkiler
Kararın, Almanya ile Fas arasındaki diplomatik ilişkilerde yeni tartışmalara yol açabileceği değerlendiriliyor. Berlin yönetimi, daha önce de farklı ülkelerin istihbarat servislerinin Almanya’da yasa dışı faaliyet yürüttüğüne dair uyarılarda bulunmuştu. Bu dava, Almanya’nın kendi topraklarında faaliyet gösteren yabancı servisler karşısında yasal süreci kararlılıkla işletmeye devam edeceğini gösteriyor.
Uzmanlar, bu kararın Avrupa genelinde de yankı bulabileceğini belirtiyor. Zira yabancı devletlerin diasporalar üzerindeki baskısı ve muhalif grupları hedef alan casusluk faaliyetleri, son yıllarda Batı Avrupa ülkelerinde giderek daha fazla gündeme gelmeye başladı.