Dobrindt, kararı bireysel bir dava kapsamında değerlendirdiğini belirterek, mevcut uygulamada herhangi bir değişikliğe gidilmeyeceğini ifade etti.
CSU’lu bakan, Berlin'de yaptığı açıklamada, “Bugün alınan bu bireysel mahkeme kararına dayanarak mevcut uygulamamızı değiştirmek için hiçbir gerekçe görmüyoruz,” ifadelerini kullandı. Dobrindt, kararın yalnızca somut bir vakaya ilişkin olduğunu ve ilkesel bir yargı oluşturmadığını defaatle vurguladı. Ayrıca, mahkemenin talepleri doğrultusunda reddetmelere dair gerekçelerin daha ayrıntılı şekilde belgeleneceğini de sözlerine ekledi.
Throm: Reddedilmeler Devam Etmeli
CDU/CSU Meclis Grubu’nun iç politika sözcüsü Alexander Throm da mevcut uygulamanın sürdürülmesi gerektiği görüşünde. Alman Basın Ajansı’na (dpa) konuşan Throm, “Berlin İdare Mahkemesi’nin kararlarını dikkatle inceleyeceğiz. Ancak sınırdaki reddetme uygulamaları devam etmeli,” dedi.
Berlin İdare Mahkemesi, üç Somalili sığınmacının Almanya topraklarında iltica başvurusunda bulunmalarına rağmen Polonya’ya geri gönderilmelerinin Avrupa hukuku ile bağdaşmadığına hükmetmişti. Kararda, iltica başvurularının Almanya’da alınması ve Dublin III Yönetmeliği uyarınca hangi AB ülkesinin başvurudan sorumlu olduğunun belirlenmesi gerektiği vurgulandı. Karar her ne kadar yalnızca üç kişi için geçici bir hukuki koruma sağlasa da, mahkemenin sınırda yapılan reddetmelere genel olarak eleştirel yaklaştığı açık şekilde ortaya kondu.
İçişleri Bakanlığı Mahkeme Kararına Dirençli
Federal İçişleri Bakanı Dobrindt, mahkeme kararına rağmen Federal Polisin uygulamasını savunmaya devam etti. Üç Somalili'nin 2 ve 3 Mayıs tarihlerinde Almanya sınırını geçmeye çalıştığını ve bu denemelerde iltica başvurusunda bulunmadıklarını belirtti. 9 Mayıs'ta yeniden sınırda görülen bu kişiler, bu kez başvuruda bulunmalarına rağmen geçmiş girişimlerinin etkisiyle Polonya’ya iade edildiler. Dobrindt, polisin bu uygulamasının “mantıklı ve yerinde” olduğunu savundu.
Bakan ayrıca, Berlin Mahkemesi’nin kararında Dublin sürecine vurgu yaptığını ve Almanya'nın başvuruların işlenmesinden hangi ülkenin sorumlu olduğunu belirlemesi gerektiğini kabul etti. Ancak, söz konusu kararların yalnızca geçici hukuki değerlendirmeler olduğuna dikkat çeken Dobrindt, İçişleri Bakanlığı’nın ana davayı takip ettiğini ve “bu davada açık şekilde galip geleceklerine inandığını” dile getirdi.
Göç Politikalarında Hukuki ve Siyasi Çatışma Derinleşiyor
Berlin’deki yargı kararı, Almanya’daki sınır politikalarıyla Avrupa Birliği’nin ortak iltica düzenlemeleri arasındaki gerilimi yeniden gündeme taşıdı. Hükümet, bir yandan kamu güvenliğini koruma amacıyla sınır kontrollerini sıkılaştırmak isterken, diğer yandan Avrupa hukukuna uygunluk konusunda artan yargı denetimiyle karşı karşıya kalıyor. İçişleri Bakanlığı’nın izleyeceği hukuki yol haritası, göç politikasının geleceği açısından belirleyici olacak gibi görünüyor.