İSTANBUL (AA) - ÜMİT AKSOY - Aşk, yalnızlık ve gerçeklik kavramlarını iki karakter üzerinden tartışmaya açan 'Enigma Varyasyonları' oyunu, 21 Ocak 2026'da Kadıköy Pax Sahne'de izleyiciyle buluşacak.
Belçika asıllı Fransız yazar Eric Emmanuel Schmitt'in yazdığı oyun, bir adada inzivaya çekilmiş Nobel ödüllü yazar Abel Znorko ile röportaj yapmaya gelen gazeteci Erik Larsen arasında geçiyor.
Tek perdelik oyunda röportaj gibi başlayan hikaye, derin bir psikolojik ve duygusal sorgulamaya dönüşüyor. İki karakter 'aşk', 'yalnızlık' ve 'gerçeklik' kavramlarını tartışırken, beklenmedik sırlar açığa çıkar ve ilişki bir güç mücadelesine evrilir.
Yönetmen Tuna Gürcoşkun ile oyuncular Ercan Özdal ve Cihangir Köse, Hakan Karsak Akademi tarafından sahnelenen ve insan doğasının karmaşıklığı ile ilişkilerin inceliklerini gözler önüne sermeye çalışan oyunla ilgili AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Erdal Özdal, eseri uzun zamandır oynamak istediklerini belirterek, çıkış hikayesinin üniversite yıllarına kadar uzandığını anlattı.
Eseri ilk defa bir festivalde izlediğini vurgulayan Özdal, 'Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda oyunculuk bölümü okuduğum dönemde Adana'da Uluslararası Tiyatro Festivalleri düzenleniyordu. Bu, hala da devam eden çok kıymetli bir festivaldir. Öğrenciyken orada çeşitli ülkelerden oyunlar izleme şansımız oluyordu. 'Enigma Versiyonları' da Rusya'dan gelen Vahtangov Devlet Akademik Tiyatrosunun oynadığı iki kişilik bir oyundu. Oyunu izlediğim zaman hikayesine bayılmıştım. O anda bu oyunu bir gün oynamayı kafaya koymuştum. Oyundaki karakterler de orta yaşlardaydı. Ben de bu rol için kendi yaşımın gelmesini bekledim.' dedi.
- 'Sürprizlerin bol olduğu, herkesin çok keyif alacağı bir oyun'
Özdal, oyunun seyirci için sürprizler barındırdığını dile getirerek, 'Oyun, izleyenler için tahmin edemeyecekleri ters köşeler vadediyor. Enigma, seyircide şok uyandıran, oldukça aksiyonlu bir oyun. Karşımızda bir kara komedi var. Tiyatroseverler, bir yandan kahkahalar attıran ama bir yandan da gözleri yaşartan bir hikayeye eşlik edecek. Sürprizlerin bol olduğu, herkesin çok keyif alacağı bir oyun.' ifadelerini kullandı.
Durum komedisi olduğunu vurgulayan Özdal, şunları kaydetti:
'Hikaye Nobel ödüllü, dünyaca ünlü bir yazarla yerel bir gazeteden gelen, alt tabakadan sayılabilecek bir gazetecinin sıradan bir röportajını anlatan hikaye gibi başlıyor. İlk başta farklı sınıflardan gelmiş iki bireyin karşılaşmasına şahitlik ediyormuşuz gibi düşünüyoruz fakat oyunun devamında mesele başka bir anlam ve boyut kazanıyor. Bütün bu gelişimin sonunda seyirci, sıradan bir oyun izlemediğini anlıyor. Oyunun sonunda ise gerçekten başlangıçtaki resimden bambaşka bir durumla karşı karşıya geliyoruz.'
- 'Enigma, tıpkı bir matruşka gibi'
Cihangir Köse de insan doğasının karmaşıklığını odağına alan oyunun katmanlı yapısına dikkati çekti.
Eserde seyircinin iki karakter arasında geçen uzun diyaloğa tanıklık edeceğinin altını çizen Köse, 'Temsilimiz, Nobel Edebiyat Ödülü almış bir yazarla bir gazetecinin röportajı olarak başlıyor ve sürprizlerle devam ediyor. Biz burada iki erkeğin ağzından tek bir kadının hikayesini, aşkı dinliyoruz. Bir anlamda aşk bu iki karakterin konuşmasında sahnede cisimleşiyor, somutlaşıyor. Onların konuşmasından bir kadın ortaya çıkıyor. Elbette burada 'kadın'dan çok önemli olan aşk. Enigma, tıpkı bir matruşka gibi açıldıkça içinde farklı ve beklenmedik anlamların ortaya çıktığı bir boyuta sahip.' diye konuştu.
Köse, temsilin ilişkilerle ilgili entelektüel ve felsefi bir sorgulamaya sahip olduğunu aktararak, şöyle devam etti:
'Yazarımız son derece entelektüel konumda yer alıyor. O, oyunda entellektüalizmi temsil ediyor ve son derece kibirli, üstten bir bakışa sahip. Diyebiliriz ki yazar, bu üstten bakışıyla başlangıçta gazeteciyi epeyce eziyor ama daha sonra durum terse dönmeye başlıyor. Gazetecinin sorduğu sorularla yazarın aşk başta olmak üzere dünyası sarsılmaya başlıyor. Gazetecinin sıkıştıran sorularıyla aslında gerçekler açığa çıkmaya başlıyor. Yazarın kibirli bakışıyla başlayan ilişki günün sonunda tamamen değişiyor ve roller farklılaşıyor. Oyun, bize bu değişimin hikayesini anlatmaya çalışıyor.'
- 'Karakterlerimiz bize bir kadın portresi çiziyor'
Yönetmen Tuna Gürcoşkun ise oyunun aşk, yalnızlık, gerçeklik gibi insanlık durumuyla ilgili önemli tema ve meseleleri ele aldığını söyledi.
Oyunun söz konusu kavramları hayattaki halleriyle ele aldığını dile getiren Gürcoşkun, 'Oyun, biraz klişe de olsa herkesin kendi hayatlarından bir şeyler bulabileceği bir anlama sahip. Oyunda seyirci iki erkeğin oynadığı bir kadın hikayesini izleyecek. Karakterlerimiz oyunda bize adeta bir kadın portresi çiziyor. Bu anlamda oyun daha çok duyguların anlatıldığı, ters köşelerin ve bol sürprizlerin olduğu bir içerikle şekilleniyor.' dedi.
Gürcoşkun, iki erkek karakterin bir kadın üzerine konuştuğunun altını çizerek, 'Projeden sorumlu arkadaşlar oyunu özellikle bir kadın yönetmenin sahnelemesini istemiş. Böyle olunca ben de oyunun hikayesini, daha çok feminen bir noktadan ele alarak anlatmaya çalıştım. Oyunun kadınsı bir şekilde yorumlanması ise oyunun gündemine aldığı konuları cinsiyetçi bir yerden kavramadığı anlamına geliyor. Oyunda aşkı, cinsiyet ve bedenden ziyade uhrevi bir yerden yorumlamaya çalıştık.' şeklinde konuştu.
Eserin minimal bir dille sahneye taşındığını sözlerine ekleyen Gürcoşkun, şu bilgileri verdi:
'Oyunu okuduğumda gördüğüm minimal boyut doğrusu çok hoşuma gitti. Söz konusu bu minimal tema bana fazlasıyla samimi geldi. Bu yüzden oyuculara da oyunun sahip olduğu bu minimal duyguya sahip çıkarak oynamaları gerektiğini vurguladım. Onların da meseleye böyle bakmaları bizim ortak dil oluşturmamızı sağladı. Bu samimi ve minimal doku hem oyun öncesi ilişkilerimizde hem de oyunu sahnelerken bizim temel referans noktalarımızdan birisi oldu.'
Eser, 21 Ocak 2026'da Kadıköy Pax Sahne, 24 Ocak 2026'da Cihangir Atölye Sahnesi, 28 Ocak 2026'da ise Bostancı Mayor Sahne'de tiyatroseverlerle buluşacak.




