DJV, basın özgürlüğünün demokrasinin temel unsurlarından biri olduğunu vurgulayarak Washington yönetimini daha sorumlu davranmaya çağırdı.
Grenell’in Açıklamaları Kriz Yarattı
Tartışmanın fitilini ateşleyen açıklamalar, ABD’nin eski Almanya Büyükelçisi ve şubat ayından bu yana Özel Görevler Özel Temsilcisi olarak görev yapan Richard Grenell’den geldi. Grenell, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı paylaşımda, Alman kamu yayın kuruluşu ZDF’nin Washington stüdyosunun başkanı Elmar Thevessen’in vizesinin iptal edilmesi gerektiğini öne sürdü.
Grenell, Thevessen’i “radikal sol görüşlü bir Alman” olarak tanımladı ve onu siyasi olarak karşıt fikirdeki kişilere şiddet çağrısında bulunmakla suçladı. Özellikle, Thevessen’in Amerikalı sağcı aktivist Charlie Kirk’e yönelik suikast girişimi sonrasında katıldığı bir video podcast’teki sözlerini hedef aldı.
Tartışmalı Video Yorumları
Söz konusu podcast’te Thevessen, Beyaz Saray Genelkurmay Başkan Yardımcısı Stephen Miller hakkında dikkat çeken ifadeler kullanmıştı. Thevessen, Miller’ın fikirlerinin “Üçüncü Reich ideolojisinden beslenen aşırı uç görüşler” barındırdığını söyleyerek, Nazi Almanyası dönemine göndermede bulundu. Bu açıklama, ABD’de muhafazakâr çevrelerde tepki toplarken, Grenell’in doğrudan vize iptali çağrısında bulunmasına zemin hazırladı.
DJV’den ABD Büyükelçiliğine Mektup
Gelişmeler üzerine DJV, ABD’nin Almanya Büyükelçisi Alan Meltzer’e hitaben bir mektup gönderdi. Mektupta, demokratik toplumlarda devletin gazetecilere yönelik yaptırım tehditlerinin kabul edilemez olduğu vurgulandı. DJV, “Gazeteciler basın ve ifade özgürlüğü çerçevesinde hareket ettikleri sürece, devletin zorlayıcı önlemlerinin liberal demokrasilerde yeri yoktur” ifadelerine yer verdi.
DJV Başkanı Frank Überall, açıklamasında, “Vize tehdidi gibi yöntemler gazetecilerin bağımsız çalışmasını engellemeye yöneliktir. Böyle bir adım atılması, yalnızca basın özgürlüğünü değil, aynı zamanda demokratik değerlerin korunmasını da tehlikeye atar” değerlendirmesinde bulundu.
Basın Özgürlüğü Tartışmaları Genişliyor
Olay, yalnızca Almanya’da değil, uluslararası basın kuruluşlarında da yankı buldu. Basın özgürlüğünün sınırlarının tartışıldığı bir dönemde, Grenell’in çıkışı gazetecilere yönelik siyasi baskıların artabileceği yönünde endişeleri yeniden gündeme taşıdı. Almanya’da birçok medya kurumu, meslektaşları Thevessen’e destek vererek basın özgürlüğünün her koşulda korunması gerektiğini savundu.
ABD ile Almanya arasındaki yakın diplomatik ilişkiler göz önünde bulundurulduğunda, bu tartışmanın yalnızca bireysel bir polemik olmaktan çıkıp iki ülke arasındaki basın özgürlüğü anlayışına dair daha kapsamlı bir sınav niteliği taşıyabileceği değerlendiriliyor.
