Ancak bu hedefle çelişen gelişmeler, özellikle yeni bakanlıkların ve üst düzey bürokrat sayısının artışıyla dikkat çekiyor.

Yeni Bakan, Eski Talepler

Almanya’nın ilk Dijital İşler ve Devlet Modernizasyonu Bakanı Karsten Wildberger (CDU), geçtiğimiz günlerde Bundestag’da yaptığı ilk konuşmada, daha sade ve vatandaş odaklı bir devlet çağrısında bulundu. “Bu, daha az yasa, daha açık kurallar ve daha kolay uygulanabilirlik demektir. Bürokrasiyi azaltmalıyız,” diyen Wildberger, hem bireylerin hem işletmelerin yaratıcı gücüne dayalı, yalın bir kamu yönetimi vurgusu yaptı.

Siyah-Kırmızı koalisyonun vaatlerinden biri olan "her yeni düzenlemeye karşılık iki eski düzenlemenin kaldırılması" ilkesi, bürokratik yükün azaltılması hedefinin temel taşını oluşturuyor.

Eleştiriler: Artan Kadro, Artan Bakanlık Sayısı

Vergi Mükellefleri Derneği Başkanı Reiner Holznagel, federal hükümetin daha da sadeleşmesi gerektiğini savunuyor. Holznagel'e göre on bakanlık yeterli olurdu. Aynı zamanda devlet sekreteri ve parlamento sekreteri sayısının da azaltılması gerektiğini dile getirdi. ZDF'ye verdiği röportajda, "Daha az ama daha etkili bir yapı şart" dedi.

Ancak uygulamada tam tersi bir eğilim gözleniyor. Yeni kurulan Dijitalleşme ve Devlet Modernizasyonu Bakanlığı, bürokrasi azaltma hedefiyle tezat oluşturacak şekilde, yapıya yeni bir katman daha ekledi. Hükümetteki devlet sekreteri ve devlet bakanı sayısı şu anda 38’e ulaştı.

Bakanlıklarda Kadro Artışı Dikkat Çekiyor

Speyer Kamu Yönetimi Üniversitesi’nden ekonomi uzmanı Désirée Christofzik’in analizine göre, 2018'den bu yana bakanlıklarda çalışan sayısı ortalama yüzde 15 arttı. Bu oran, Sağlık Bakanlığı gibi bazı birimlerde yüzde 43'e kadar çıkabiliyor. Aşı onayı, iklim programları veya gündüz bakım hizmetleri gibi alanlarda artan görev tanımları, bu büyümeyi açıklıyor.

Buna rağmen kamu sektöründeki tüm kadrolar dolmuş değil. 2020'de boş pozisyon oranı yüzde 11 olarak ölçülmüştü. Christofzik, şu anda güncel boşluk oranlarını belirlemenin güç olduğunu belirtiyor.

Uluslararası Karşılaştırma: Almanya Sandığımız Kadar Şişkin mi?

2021 verilerine göre, Almanya’da istihdam edilen kişilerin yaklaşık yüzde 11’i kamu sektöründe çalışıyor. OECD ortalamasının (yaklaşık yüzde 19) altında kalan bu oran, Danimarka (%28) ve Norveç (%31) gibi İskandinav ülkelerinin oldukça gerisinde. Ancak uzmanlara göre, uluslararası karşılaştırmalarda kullanılan tanım ve yöntem farklılıkları doğrudan karşılaştırmayı zorlaştırıyor.

Bakan Prien’den Okullarda Cep Telefonu Yasağı Açıklaması
Bakan Prien’den Okullarda Cep Telefonu Yasağı Açıklaması
İçeriği Görüntüle

Münih’teki ifo Enstitüsü’nden Sarah Necker, "Almanya’daki bazı kamusal hizmetlerin özelleştirilmiş olması, istatistikleri önemli ölçüde etkiliyor" diyor. Diakonie, AWO ve Caritas gibi büyük sosyal hizmet sağlayıcılarında çalışan 1,5 milyon kişi resmi rakamlara dahil edilmiyor.

İskandinav Ülkeleri Neden Örnek Alınıyor?

Kamu istihdamı yüksek olan İskandinav ülkeleri, etkin yönetim anlayışlarıyla örnek gösteriliyor. DIW Ekonomi Enstitüsü’ne göre, Danimarka gibi ülkeler Almanya ile benzer düzenleyici yapılara sahip olsalar da uygulamada daha hızlı ve etkin sonuç alabiliyor.

Öte yandan Almanya’da şirketlerin çalışma saatlerinin yüzde 22’si bürokratik işlemlere harcanıyor. ifo Enstitüsü, bu durumun ülke ekonomisine yılda yaklaşık 146 milyar avroluk üretim kaybına yol açtığını belirtiyor.

Dijitalleşme: Çözüm mü, Yeni Sorunlar mı?

Her iki enstitü de çözümün dijitalleşmede olduğu konusunda hemfikir. Ancak Danimarka’daki örnekler, dijital sistemlerin de tamamen sorunsuz işlemediğini gösteriyor. Almanya’da yaşayan ancak Danimarka’da çalışan Peter Hansen, "Orada hemen her şey dijital; bu işleri kolaylaştırıyor ama herkes için değil," diyerek, sistemin özellikle yaşlı ya da teknolojik becerileri sınırlı bireyler için zorlayıcı olduğunu aktarıyor. Danimarka’da nüfusun yaklaşık yüzde 22’si dijital işlemlerde yardıma ihtiyaç duyuyor.