Federal İstatistik Ofisi (Destatis) verilerine göre, aylık bazda ise fiyat artışı %0,3 oldu. Bu oran, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) %2’lik hedefiyle uyumlu seviyede bulunuyor.
İstikrarlı Enflasyon Görünümü
Destatis Başkanı Ruth Brand, Temmuz verilerinin yıl başından bu yana süregelen istikrarı teyit ettiğini belirterek, “Enflasyon oranı iki aydır aynı seviyede seyrediyor” dedi. Brand, özellikle enerji fiyatlarındaki düşüşün, fiyat artışlarının kontrol altında kalmasına önemli katkı sağladığını ifade etti.
Enerji fiyatlarındaki gerilemenin temel nedenleri arasında, küresel petrol fiyatlarının dengelenmesi, doğalgaz tedarikinde yaşanan istikrar ve hükümetin enerji piyasasına yönelik aldığı önlemler yer alıyor. Bu gelişmeler, 2022 ve 2023 yıllarında enerji kriziyle yükselen enflasyonun bu yıl daha dengeli bir seyir izlemesine yardımcı oldu.
Hizmet Sektöründe Fiyat Artışları Devam Ediyor
Her ne kadar enerji maliyetleri gerilese de hizmet sektöründeki fiyat artışları enflasyonu yukarı yönlü baskılamaya devam ediyor. Kira, turizm, ulaşım ve kişisel bakım hizmetlerinde fiyatlar ortalamanın üzerinde artış gösterdi. Özellikle yaz tatili döneminde artan talep, konaklama ve seyahat fiyatlarının yüksek seyretmesine yol açtı.
Uzmanlara göre, hizmet fiyatlarının enflasyon üzerindeki etkisi önümüzdeki aylarda da sürebilir. Bununla birlikte, gıda fiyatlarındaki artışın yavaşlaması, genel enflasyonun hedef seviyede kalmasına katkıda bulunuyor.
ECB ve Piyasa Beklentileri
ECB, Euro Bölgesi genelinde enflasyonu %2 seviyesinde tutmayı hedeflerken, Almanya’daki istikrarlı rakamlar para politikası açısından olumlu bir sinyal olarak değerlendiriliyor. Ekonomistler, enerji fiyatlarının mevcut seviyelerde kalması ve talep koşullarının dengeli seyretmesi durumunda, yılın geri kalanında da benzer enflasyon oranlarının görülebileceğini öngörüyor.
Enflasyonun istikrarlı seyri, hem tüketiciler hem de işletmeler için öngörülebilir bir ekonomik ortam sağlıyor. Ancak uzmanlar, jeopolitik gelişmeler ve enerji piyasalarındaki olası dalgalanmaların risk faktörü olmaya devam ettiğini vurguluyor.
