Federal Hükümet, üç yıl gibi kısa bir sürede vatandaşlık verilmesini sağlayan bu özel prosedürü kaldırmayı planlıyor. Ancak rakamlar, bu uygulamanın pratikte nadiren devreye girdiğini gösteriyor.
Dobrindt: “Çekim etkisini azaltmak istiyoruz”
Federal İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada göç politikasında yapılması planlanan değişikliklerin temel hedeflerinden birinin “çekim faktörlerini” ortadan kaldırmak olduğunu belirtti. Özellikle yasa dışı göçü azaltmak adına, hızlı vatandaşlık prosedürünün kaldırılması gerektiğini savundu.
Yasa var ama uygulama yok gibi
Haziran 2024’te yürürlüğe giren yasa ile “özel entegrasyon başarısı” gösteren kişilere üç yıl sonra vatandaşlığa başvurma hakkı tanındı. Ancak bu hızlı prosedür için oldukça yüksek kriterler aranıyor: C1 seviyesinde Almanca bilgisi, uzun süreli gönüllü ya da mesleki katkılar gibi şartlar gerekiyor.
Federal eyaletlerden gelen veriler ise bu uygulamanın neredeyse hiç kullanılmadığını ortaya koydu. ZDF’nin yaptığı bir araştırmaya göre Bremen’de tek bir “turbo vatandaşlık” vakası bile kaydedilmedi. Hessen beş, Hamburg dört, Mecklenburg-Vorpommern dört, Bavyera 78, Berlin ise 500 vaka bildirdi. Almanya’nın en kalabalık eyaletlerinden Kuzey Ren-Vestfalya ise sayıları açıklamasa da çok az sayıda başvuru olduğunu belirtti.
Vatandaşlık başvurularında rekor artış
“Turbo vatandaşlık” uygulaması oldukça sınırlı kalsa da, Almanya’da genel vatandaşlık başvurularında ciddi bir artış yaşanıyor. 2023 yılında, 2000’li yılların başından bu yana en fazla kişi Alman vatandaşlığına geçti. 2024’te bu rekorun kırılması bekleniyor.
Baden-Württemberg eyaletinde geçen yıl 37.806 kişi Alman vatandaşlığına geçerek önceki yıla göre %66’lık bir artış sağladı. Bu artışta, özellikle 2014–2016 yılları arasında Almanya’ya gelen Suriyeli göçmenlerin artık vatandaşlık koşullarını karşılamaya başlamaları etkili oldu.
Gerçek sorun “turbo” değil, sistemsel dönüşüm
Hükümetin vatandaşlık reformları sayesinde, sekiz yıllık bekleme süresi beş yıla indirildi ve çift vatandaşlığa yönelik kısıtlamalar da gevşetildi. Ancak bu reformların göçü ne ölçüde teşvik ettiği tartışmalı. Zira “turbo vatandaşlık” olarak adlandırılan uygulamanın, yasa dışı göç için bir çekim unsuru olup olmadığı veriler ışığında sorgulanıyor. Mevcut rakamlar, bu uygulamanın sembolik düzeyde kaldığını ortaya koyuyor.
Federal hükümetin gündemindeki değişikliklerle birlikte, Almanya’daki göç ve entegrasyon politikalarının nasıl evrileceği önümüzdeki dönemde kamuoyunun ve siyasetin odak noktalarından biri olmaya devam edecek.