Ancak Federal Anayasa Mahkemesi yargıçlarının atanmasında yaşanan sert anlaşmazlık, bu zayıf zeminin üzerinde ne denli kırılgan bir yapının yükseldiğini açıkça ortaya koydu.
Federal Meclis'te geçen hafta yapılan yargıç oylamasının başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından gözler, Başbakan Friedrich Merz'in krizi nasıl yöneteceğine çevrildi. Merz, yaz basın toplantısında somut bir çözüm sunmaktan kaçındı; ancak yargıç atama sürecinin tamamının yeniden ele alınabileceğini söylemesi, koalisyonun geleceği açısından yeni bir belirsizliğe işaret etti.
SPD Geri Adım Atmıyor, CDU/CSU Tepki Gösteriyor
SPD, aday gösterdiği hukuk profesörü Frauke Brosius-Gersdorf’un arkasında durmaya devam ediyor. Sosyal Demokratlar, CDU/CSU’nun daha önce onay verdiği bir adayın siyasi gerekçelerle geri çekilmek istenmesini kabul etmiyor. Onlara göre seçim yalnızca bir formaliteydi; CDU/CSU’nun son dakikadaki manevrası koalisyon protokolüne aykırı bir tutumdu.
Özellikle CSU cephesinden gelen açıklamalar, gerilimi daha da tırmandırdı. Bavyera Başbakanı Markus Söder, SPD'nin önerisinin Federal Meclis'te çoğunluk bulamayacağını belirtti ve bunu "başınızı duvara vurmak" şeklinde nitelendirdi. Söder’in sözleri, yapıcı bir çözüm arayışından çok, güç mücadelesine işaret ediyor.
Kırılgan Koalisyonun Derinleşen Çatlakları
CDU-SPD koalisyonu, şansölye seçimi sürecindeki zorlukların ardından şimdi de yargı atamaları krizinde test ediliyor. SPD, özellikle zayıf kamuoyu yoklamaları karşısında taviz vermek yerine kararlılığını koruyarak güven telkin etmeye çalışıyor. Ancak bu tutum, koalisyon içindeki mevcut sorunları derinleştiriyor.
Yargıç seçimi meselesi yalnızca siyasi bir prestij meselesi değil. Aynı zamanda koalisyonun büyük reform ajandasının sürdürülebilirliğini de doğrudan etkiliyor. SPD, borç freninde reform istiyor; CDU/CSU buna karşı çıkıyor. Sağlık ve emeklilik sistemleri ise artan mali baskılarla reform bekliyor.
Yeni Genel Sekreter, Yeni Vizyon
SPD’nin yeni Genel Sekreteri Tim Klüssendorf, partisini hem içeride hem de koalisyon ortağı karşısında yeniden konumlandırmayı hedefliyor. Klüssendorf, servet vergisi ve miras vergisi gibi adımlarla, "azı olanların yanında duran" bir SPD çizgisi inşa etmek istiyor. Ancak bu çizginin, CDU/CSU’nun muhafazakâr finans politikalarıyla çatışması kaçınılmaz görünüyor.
Koalisyonun Sınavı: Uyum mu, Uyuşmazlık mı?
Koalisyon, ekonomik belirsizliklerin ve sosyal harcamaların arttığı bir dönemde yönetişim sorumluluğu taşıyor. Ancak siyasal çıkarlar, temel reformları hayata geçirmekte önemli bir engel teşkil ediyor. CDU/CSU seçim döneminde büyüyen bir ekonomiyle sosyal kasaların yeniden dolacağını öne sürmüştü. SPD ise, “sosyal kesintilere hayır” diyerek bu beklentilere mesafe koyuyor.
Bu gergin denge, koalisyonun geleceğine dair soru işaretlerini artırıyor. Ortaklar hâlâ motoru çalıştıracak enerjiye ve karşılıklı güvene sahip mi? Yoksa siyasi statükonun kıskacında çözülmeye mahkûm mu?
Mevcut ilişki durumu bir "aşk evliliği" değil; zorunlulukla kurulmuş bir ortaklık. Şimdi asıl mesele, bu zorunluluğun sürdürülebilir olup olmadığı.