Almanya

Koalisyon Ortaklığında İlk Kriz Borç Freni Konusunda Çıktı

Almanya'da yeni koalisyon hükümeti göreve başlayalı henüz bir hafta olmasına rağmen, ortaklar arasındaki fikir ayrılıkları su yüzüne çıkmaya başladı.

Özellikle borç freni reformuna yönelik tutumlar, koalisyonun kırılgan dengesini zorluyor. Sol Parti'nin Şansölye seçiminde üstlendiği stratejik rol, bu gerilimin görünür hale gelmesinde hızlandırıcı etki yaratıyor.

Birlik Grubunda Temkinli Mesajlar, Sert Uyarılar

Bundestag'da her oturum haftasının Salı günü, Birlik Parlamento Grubu'nun siyasi tutumunu açıklamak üzere düzenlenen geleneksel bilgilendirme toplantıları bu hafta da devam etti. Birlik Grubu'nun yeni Birinci Parlamento Sekreteri Steffen Bilger, bu geleneği sürdüren isim oldu. Bilger, aynı zamanda yeni grup başkanı Jens Spahn’ın da yakın çalışma arkadaşı olarak biliniyor.

İlk açıklamasında parti içi uyum çağrısı yapan Bilger, tüm koalisyon ortaklarına seslenerek, "Koalisyon anlaşmasına sıkı sıkıya bağlı kalınmalı ve yeni tartışmalara zemin hazırlanmamalı" ifadelerini kullandı. Bu çağrının özellikle SPD'nin son dönemde emeklilik politikaları ve asgari ücret konularında attığı adımlara yönelik olduğu değerlendiriliyor.

CSU’dan Reform Çıkışı: Borç Frenine Destek Geri Çekiliyor

Ancak Bilger'in birlik mesajı, kısa sürede Bavyera'dan gelen sert bir çıkışla gölgelendi. CSU’nun yeni bölge grup lideri Alexander Hoffmann, borç freninin reformuna yönelik açık bir karşı duruş sergileyerek koalisyonun temel uzlaşı noktalarından birini sorguladı. Hoffmann, “Borç freni reformunu desteklemiyorum” sözleriyle tartışmanın dozunu yükseltti.

CDU/CSU ile SPD arasında yıl sonuna kadar bu konuda müzakere yürütülmesi kararlaştırılmıştı. Ancak anayasal çoğunluğa ulaşmak için Yeşiller ve Sol Parti'nin desteğine ihtiyaç duyuluyor. Geçtiğimiz günlerde Şansölye seçiminde Sol Parti ile sağlanan beklenmedik anlaşma, CSU cephesinde açık rahatsızlık yarattı.

Hoffmann: "Sol Parti ile İşbirliği Düşünülemez"

Alexander Hoffmann, koalisyonun anayasal değişiklikler için Sol Parti'nin desteğine ihtiyaç duymasını sert bir dille eleştirdi. Sol Parti'yi “burjuva karşıtı, kapitalizm karşıtı ve antisemitist” olmakla suçlayan Hoffmann, yakın zamanda yapılan parti konferansına da atıfta bulunarak, “Sol ile işbirliği yapmamız ışık yılları kadar uzakta” ifadelerini kullandı. Bu açıklama, mevcut koalisyon içindeki güven sorunlarını daha da derinleştirdi.

Bilger: "Siyasi Uyum İçin Partilerin Yetmesi Yeterli Değil"

Steffen Bilger de Sol Parti ile kurulabilecek herhangi bir içerik temelli işbirliğini kesin bir dille reddetti. Koalisyon anlaşmasında yalnızca bir komisyon aracılığıyla reform önerisi hazırlanması öngörülse de, Bilger Sol Parti ile zorunlu bir ittifakın gündemlerinde olmadığını vurguladı. "Sadece organizasyonel gereklilikler söz konusu olduğunda temas olabilir," diyen Bilger, yapısal işbirliği olasılığını dışladı.

Koalisyon ortakları arasında güven inşa etmeye yönelik girişimlerin sürdüğü bu dönemde, CDU/CSU ile SPD arasında “ortak formatlar” geliştirilmesi hedefleniyor. Ancak Bilger’in geçmiş deneyimlerine atıfla yaptığı değerlendirme durumu net biçimde özetliyor: “İktidardaki partilerin birlikte olması, güçlü bir hükümet kurmak için tek başına yeterli değil.”