Ancak ailesi hâlâ cevaplanmamış sorularla ve yıllar süren adalet arayışıyla yaşıyor.

Nürnberg’de Başlayan Karanlık Seri

9 Eylül 2000’de Nürnberg’de yol kenarında çiçek satarken pusuya düşürülen 38 yaşındaki Enver Şimşek, sekiz kurşunla ağır yaralandı ve iki gün sonra yaşamını yitirdi. Cinayet, yıllar sonra ortaya çıkacak olan bir terör örgütünün, NSU’nun kanlı eylemlerinin başlangıcıydı. Şimşek’in ailesi, saldırının ardındaki gerçekleri ancak 2011’de, örgütün deşifre edilmesinden sonra öğrenebildi.

Irkçı Nefretin Ardındaki Üçlü

NSU’nun çekirdeğini Uwe Böhnhardt, Uwe Mundlos ve Beate Zschäpe oluşturuyordu. İkili, 2011’de Eisenach’ta bir banka soygunu sonrası bir karavanda ölü bulundu; Zschäpe ise örgütü ifşa eden videoları farklı kurumlara gönderdi ve 2018’de müebbet hapis cezasına çarptırıldı. NSU, 2000-2007 yılları arasında çoğunluğu Türk kökenli dokuz göçmen ile bir Alman polis memurunu öldürdü.

Aileler Uzun Yıllar Şüphe Altında Kaldı

Enver Şimşek’in kızı Semiya, babasının katillerinin kimliğini öğrenmeden önce yıllarca yanlış şüphelerin gölgesinde yaşadı. Polis, cinayetin ardından ailenin olası bağlantılarını araştırdı ve kurban yakınlarını suç örgütleriyle ilişkilendirdi. Semiya Şimşek, 2012’de Berlin’de düzenlenen anma töreninde, “11 yıl boyunca sadece kurban olmamıza izin verilmedi” sözleriyle bu sürecin acısını dile getirdi.

Merkel’den Tarihi Özür

Merz, Putin’in Emperyalist Planı Hakkında Uyardı
Merz, Putin’in Emperyalist Planı Hakkında Uyardı
İçeriği Görüntüle

Dönemin Almanya Başbakanı Angela Merkel, aynı törende ailelere hitap ederek, “Yıllarca maruz kaldığınız şüpheler için sizden özür diliyorum” dedi. Merkel’in sözleri sembolik bir anlam taşısa da, mağdurların yarattığı güvensizlik ve dışlanmışlık hissini silmeye yetmedi.

Adaletin Geciken Yüzü

NSU davası 2013’te Münih’te başladı ve 2018’de sona erdi. Ancak davanın kapsamı, örgütün bağlantılarını ve ihmaller zincirini tam anlamıyla açığa çıkaramadığı için eleştirildi. Semiya Şimşek, Nürnberg’deki anma etkinliklerinde yaptığı konuşmalarda, devlet kurumlarından yıllarca destek görmediklerini, özellikle çocukluk döneminde yalnız bırakıldıklarını ifade ediyor.

Ortak Acıdan Ortak Güce

Semiya Şimşek, benzer bir acıyı yaşayan Gamze Kubaşik ile birlikte kaleme aldığı Unser Schmerz ist unsere Kraft (“Acımız Gücümüzdür”) adlı kitapta, babalarının cinayetlerini ve sonrasındaki adalet mücadelesini paylaştı. Kitap, mağdur ailelerin yalnızca geçmişin hesabını değil, aynı zamanda gelecekte benzer hataların tekrarlanmaması için sorumluluk çağrısını da içeriyor.

Çeyrek asır sonra Enver Şimşek’in adı, yalnızca NSU’nun ilk kurbanı olarak değil, aynı zamanda Almanya’daki göçmen topluluklarının adalet arayışının sembolü olarak anılmaya devam ediyor.