Fail hâlâ bulunamadı; şüpheli ise 2018’de beraat etti. Hukuki süreç kapandı, ancak acı ve belirsizlik sürüyor.

Kanlı Saldırı ve Kayıp Adalet

Düsseldorf'un Wehrhahn S-Bahn istasyonu, 27 Temmuz 2000 tarihinde Almanya’nın yakın tarihine kara bir leke olarak geçen kanlı bir saldırıya sahne oldu. Saat 15:04 sularında, patlayıcı bir boru bomba, plastik torba içine gizlenmiş halde infilak etti. Metal parçalar, büyük bir kuvvetle 100 metreye kadar savrulurken, saldırı sonucunda Doğu Avrupa'dan gelen Yahudi göçmenlerin de aralarında bulunduğu on kişi ağır yaralandı. Hamile bir kadının karnındaki bebek patlama sonucu hayatını kaybetti.

Almanya’yı ve uluslararası kamuoyunu dehşete düşüren bu saldırının üzerinden çeyrek asır geçti; ancak bombayı kimin yerleştirdiği sorusu hâlâ yanıt bulabilmiş değil.

Şüpheli Beraat Etti, Dosya Kapandı

Olaydan yıllar sonra aşırı sağcı bir zanlı hakkında dava açıldı. Ancak delillerin yetersizliği nedeniyle 2018 yılında beraat kararı verildi. Bu karar, 2021 yılında Federal Adalet Mahkemesi (BGH) tarafından da onaylandı. BGH Yargıcı Jürgen Schäfer, beraat kararının herhangi bir hukuki hataya dayanmadığını belirtirken, "Delillerin değerlendirilmesi yerel mahkemenin takdirindedir ve yüksek mahkeme bu değerlendirmeye müdahale edemez," dedi.

Davanın yeniden görülmesi ihtimali ise neredeyse sıfır. Saldırının şiddeti, parmak izi ve DNA gibi kritik delillerin tamamen yok olmasına yol açtı. O dönemin başsavcısı Ralf Herrenbrück, failin kimliğinden neredeyse emin olduğunu dile getirse de, artık somut bir ilerleme beklemiyor: “Bu davanın çözülebilmesi, failin gönüllü itirafı ya da güvenilir bir tanık beyanına bağlı. 25 yıl sonra bu olasılık son derece düşük.”

Almanya'da Emeklilik Yaşı Tartışmaları Sona Erdi
Almanya'da Emeklilik Yaşı Tartışmaları Sona Erdi
İçeriği Görüntüle

Mahkûm İfadesi Soruşturmayı Yeniden Alevlendirdi

Saldırıya ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında yaklaşık 1.500 kişi sorgulandı, 300'ü aşkın ihbar değerlendirildi, 450 delil toplandı. İlk şüpheli, olay yerine yakın yaşayan bir askeri malzeme satıcısıydı. Ancak yapılan ilk ev aramasının yüzeysel olduğu, ciddi soruşturma hatalarının yapıldığı daha sonra ortaya çıktı.

Yıllar sonra cezaevindeki bir mahkûmun ifadesi, dosyayı yeniden gündeme taşıdı. Bu kişi, cezaevindeki bir diğer mahkûmun kendisine “bir tren istasyonunda birkaç yabancıyı havaya uçurduğunu” anlattığını söyledi. Söz konusu kişi, aşırı sağcı geçmişe sahipti ve mağdurların gittiği dil okulunun karşısındaki dükkânında Nazi sembolleri satıyordu. Daha önce de dükkanının müdavimleri ile dil öğrencileri arasında gerginlik yaşanmıştı.

Ren Nehri Kıyısında TNT ve Fünye Ele Geçirildi

Soruşturmanın canlanmasına neden olan bir diğer gelişme, saldırıdan iki yıl sonra Ren Nehri kıyısındaki bir karavanda TNT tipi patlayıcılarla birlikte altı elektronik fünye kutusunun ele geçirilmesiydi. Bu karavan, zanlının yakın çevresinden bir kişiye aitti ve fünyelerden biri kayıptı. Ayrıca zanlının evinde fünyelere ait kullanım kılavuzları bulunmuştu.

Mahkeme sürecinde bir tanık, saldırı sırasında olay yerinde elektrik panosuna oturmuş ve sanığa benzeyen bir kişiyi gördüğünü ifade etti. Sanığın eski kız arkadaşlarından biri de, zanlının dairesinde bomba gördüğünü iddia etti. Buna rağmen, mahkeme tüm bu ifadeleri “kuvvetli şüphe” olarak değerlendirdi ancak mahkûmiyet için yeterli görmedi. Hakim, “Sanığa benzerlik dikkat çekici, ancak bu tek başına suçluluğunu ispat etmiyor,” dedi.

Belirsizlik Devam Ediyor

Sanığın ırkçı görüşleri ve sürekli çelişkili beyanlar vermesi, şüpheleri artırsa da, mahkeme nihai olarak “kanıt yetersizliği” gerekçesiyle beraat kararı verdi. 25 yıl sonra, saldırının gerçek faili hâlâ özgür. Mağdurlar ve kamuoyu ise cevap beklemeye devam ediyor: Wehrhahn’daki bombayı kim yerleştirdi? Ve bir gün adalet yerini bulacak mı? Bu sorular, hâlâ cevapsız.