Federal Öğrenci Konferansı Genel Sekreteri Quentin Gärtner, milyonlarca öğrencinin zorbalık, ayrımcılık ve psikolojik baskılarla karşı karşıya olduğunu belirterek durumu “ulusal ölçekte bir kriz” olarak tanımladı.
Gençlerden Gelen Çarpıcı Sinyaller
Henüz 18 yaşında olmasına rağmen ülke genelindeki öğrencilerin sesi olan Gärtner, RedaktionsNetzwerk Deutschland’a verdiği röportajda her gün farklı bölgelerden gençlerin kendisine ulaştığını söyledi. Gärtner, “Çocukların ve gençlerin ruh sağlığında bir kriz yaşıyoruz. Milyonlarca öğrencinin durumu iyi değil” ifadelerini kullandı. Öğrencilerden gelen mesajlarda sınıf içinde yaşanan zorbalık, ayrımcılık, kaygı bozuklukları ve panik atakların öne çıktığını aktardı.
Yapılan araştırmalara göre, dört öğrenciden fazlası kendi yaşam kalitesini “kötü” olarak değerlendiriyor. Bu oran, pandemi sonrası dönemde öğrenciler üzerindeki psikolojik baskının arttığını ve sistemin bu yükü taşımakta zorlandığını gösteriyor.
Okullarda Uzman Eksikliği
Gärtner’in en güçlü eleştirilerinden biri, okullardaki uzman desteğinin yetersizliği oldu. Almanya’da pek çok eğitim kurumunda yeterli sayıda okul psikoloğu ve sosyal hizmet uzmanı bulunmuyor. Öğretmenler, ders yüklerinin yanı sıra öğrencilerin ruhsal sorunlarını da çözmek zorunda kalıyor ancak gerekli profesyonel eğitime sahip olmadıkları için bu konuda sınırlı kalıyor. Uzmanlara göre, bu eksiklik öğrencilerin yalnızlaşmasına ve sorunların kronikleşmesine yol açıyor.
100 Milyar Avroluk Yardım Çağrısı
Genç öğrenci temsilcisi, bu tabloyu değiştirmek için radikal bir öneri sundu. Okulların “kritik altyapı” olarak kabul edilmesi gerektiğini vurgulayan Gärtner, eğitim sistemine 100 milyar avroluk yatırım çağrısında bulundu. Bu kaynağın, hem okul binalarının modernleştirilmesi hem de psikolojik ve sosyal destek hizmetlerinin güçlendirilmesi için kullanılabileceğini söyledi. Ona göre, eğitimde yapılacak büyük ölçekli yatırımlar yalnızca akademik başarıyı değil, aynı zamanda öğrencilerin ruhsal dayanıklılığını da artıracak.
Toplumsal Yansımalar ve Gelecek Kaygısı
Uzmanlar, gençler arasında ruh sağlığı sorunlarının artmasının yalnızca bireysel değil, toplumsal bir mesele olduğuna dikkat çekiyor. Erken yaşlarda yaşanan kaygı ve depresyon belirtileri, öğrencilerin eğitim hayatına odaklanmasını zorlaştırırken uzun vadede iş gücü piyasasında da verimlilik kayıplarına yol açabiliyor. Bu nedenle Gärtner’in çağrısı yalnızca eğitim politikaları açısından değil, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirlik açısından da önem taşıyor.
Almanya’da eğitim sisteminin geleceği tartışılırken, öğrencilerin ruh sağlığına yönelik bu uyarılar siyasetin gündeminde daha fazla yer bulacağa benziyor.