Merz, tanıma kararının yalnızca kalıcı barışın sağlanması halinde mümkün olabileceğini vurguladı.
Berlin’de Net Mesaj
Başbakan Merz, Kanada Başbakanı Mark Carney ile Berlin’de düzenlediği ortak basın toplantısında konuyla ilgili soruları yanıtladı. Merz, “Bu girişime katılmayacağız. Devletin tanınması için gerekli koşulların şu anda hiçbir şekilde yerine getirildiğini düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı. Almanya’nın pozisyonunu net biçimde ortaya koyan bu açıklama, ülkenin Filistin konusunda ihtiyatlı yaklaşımını bir kez daha teyit etti.
Almanya uzun süredir, Filistin devletinin tanınmasının yalnızca İsrailliler ile Filistinlilerin yan yana, barış içinde yaşayabileceği iki devletli çözümün nihai aşamasında atılması gereken bir adım olduğunu savunuyor. Berlin yönetimi, bu adımın tek taraflı bir şekilde değil, barış görüşmelerinin doğal sonucu olarak gerçekleşmesi gerektiğini vurguluyor.
Kanada ve Fransa’nın Kararları
Kanada Başbakanı Carney, Temmuz ayında yaptığı açıklamada ülkesinin Eylül ayında gerçekleşecek Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Filistin’i resmen tanıyacağını duyurmuştu. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da benzer bir karar alarak Filistin devletini tanıyacağını ilan etmişti. İngiltere ise farklı bir yaklaşım sergileyerek, belirli koşullar yerine getirilmezse İsrail’i tanımayacağını öne sürmüştü.
Carney, Berlin’deki görüşmede Kanada’nın kararını savunarak, iki devletli çözüme yönelik umutların giderek azaldığını ve bu nedenle Ottawa’nın Filistin’i tanımaya yöneldiğini söyledi.
Kamuoyu Tanımadan Yana
Almanya hükümeti resmi olarak ihtiyatlı bir politika izlerken, kamuoyu giderek farklı bir yönelim gösteriyor. Yakın tarihli bir anket, Almanların yarısından fazlasının artık Filistin devletinin tanınmasını desteklediğini ortaya koydu. Bu durum, hükümetin diplomatik dengeleri gözeten yaklaşımı ile kamuoyundaki beklentiler arasındaki farkı gözler önüne seriyor.
Zorlu Diplomatik Denge
Ortadoğu’da gerginliğin arttığı bir dönemde Almanya’nın tutumu, hem İsrail ile yakın ilişkilerini hem de uluslararası arenada barış sürecine verdiği desteği dengeleme çabası olarak değerlendiriliyor. Berlin yönetimi, tek taraflı adımların barış sürecine katkı sunmak yerine yeni gerilimlere yol açabileceğini savunuyor.
Buna karşın, Kanada ve Fransa’nın attığı adımlar Avrupa ve Kuzey Amerika’daki diplomatik dengeleri yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyor. Almanya’nın mevcut tutumunu uzun vadede sürdürebilip sürdüremeyeceği ise hem bölgedeki gelişmelere hem de artan kamuoyu baskısına bağlı olacak.