Karar, partinin yıllar içinde giderek radikalleştiğini gösteren uzun süreli izleme sürecinin ardından geldi.

Anayasayı Koruma Federal Dairesi (BfV), AfD’nin siyasal söyleminde ve parti politikalarında anayasal düzenle bağdaşmayan, demokratik katılım ilkelerine aykırı unsurlar tespit edildiğini bildirdi. Kurumun Köln’deki merkezinden yapılan açıklamada, partinin tüm yapısının “insan onurunu hiçe sayan ve sistematik biçimde dışlayıcı” bir niteliğe büründüğü ifade edildi.

AfD, 2021 yılından bu yana “şüpheli vaka” statüsünde izleniyordu. Yeni sınıflandırma, partinin artık açık bir biçimde demokrasiyi tehdit eden bir yapılanma olarak tanındığını ortaya koyuyor.

Faeser: “Yasak süreci otomatik değil, anayasal sınırlar çok yüksek”

Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser (SPD), partinin aşırı sağcı olarak tanımlanmasının ardından bir yasaklama sürecinin hemen gündeme gelmemesi gerektiğini vurguladı. Cuma günü Wiesbaden'da açıklamalarda bulunan Faeser, “Bir siyasi partinin yasaklanması, anayasamızda son derece yüksek hukuki eşiklere bağlıdır. Bu olasılığı tamamen dışlamıyoruz, ancak büyük bir sorumlulukla değerlendirmemiz gerekir” dedi.

Faeser ayrıca, alınan bu sınıflandırma kararının, demokratik düzene yönelik aşırıcı tehditlere karşı devletin elindeki yasal araçların işlerliğini gösterdiğini ifade etti. BfV’nin sürdürdüğü gözlemler, bu hukuki araçların kullanımına zemin hazırlayabilecek nitelikte.

Kretschmann: “Almanya’da Zihniyet Değişimi Şart”
Kretschmann: “Almanya’da Zihniyet Değişimi Şart”
İçeriği Görüntüle

SPD: “AfD demokratik temsil kabiliyetini kaybetmiştir”

Sınıflandırmanın ardından SPD cephesinden gelen açıklamalarda ise daha sert ifadeler kullanıldı. SPD Meclis Grubu Parlamenter Yöneticisi Katja Mast, “Bu karar, AfD’nin Bundestag’daki temsilcilerinin demokratik düzeni savunma yeterliliğine sahip olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Demokratları temsil etmeleri artık kabul edilemez” dedi.

Mast, AfD’nin halk gruplarını sistematik olarak dışlayarak ülkenin siyasal ve toplumsal yapısını sabote etmeyi amaçladığını belirtti. Kararın, demokratik anayasaya bağlılık açısından “açık ve güçlü bir uyarı” olduğunu vurguladı.

AfD'den karara sert tepki: “Siyasi bir manevra”

AfD Başkan Yardımcısı Stephan Brandner ise kararı sert sözlerle eleştirdi. “Bu sınıflandırma tamamen siyasi amaçlıdır. Kararın hukukla ilgisi yoktur ve hükümet partilerinin, özellikle kartel partilerinin, AfD’ye karşı yürüttüğü siyasi mücadelenin bir uzantısıdır” diyen Brandner, Federal Daire’yi tarafsızlıktan uzak davranmakla suçladı.

Kararın, “tek gerçek muhalefet gücüne karşı alınmış keyfi bir önlem” olduğunu savunan Brandner, sınıflandırmanın siyasi rekabeti bastırmaya yönelik bir araç haline getirildiğini iddia etti.

Scholz: “Parti yasağı için aceleci davranılamaz”

Görev süresi sona ermekte olan Başbakan Olaf Scholz da, AfD'nin yasaklanması ihtimaline yönelik değerlendirmelerde bulundu. Hannover’de düzenlenen 39. Alman Protestan Kilisesi Kongresi’nde konuşan Scholz, “Bu, üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir konu. Hızlı ve aceleci kararlarla ilerlenmemeli” ifadelerini kullandı.

Scholz, daha önce aşırı sağcı NPD’ye karşı açılan ve başarısızlıkla sonuçlanan dava sürecine atıfta bulunarak, AfD ile ilgili benzer bir sürecin başlatılması halinde son derece dikkatli ve hukuka uygun bir zeminde ilerlenmesi gerektiğini vurguladı.