E-yakıtlar ve içten yanmalı motorların geleceğine dair görüş alışverişi içeren mesajlar, siyaset ile otomotiv sektörü arasındaki ilişkilerde şeffaflık tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Kritik Günlerde Atılan Mesajlar Ortaya Çıktı
Berlin İdari Mahkemesi’nde abgeordnetenwatch.de tarafından açılan davanın kazanılmasının ardından Maliye Bakanlığı, Lindner ve Blume arasındaki on iki kısa mesajı kamuoyuna açıklamak zorunda kaldı. ZDF tarafından da teyit edilen mesajlar, 28 Haziran – 23 Temmuz 2022 tarihleri arasında gerçekleşen yazışmaları içeriyor.
28 Haziran’da Lindner, Blume’a şu mesajı gönderdi:
"Buradaki argümanlarım konusunda kesinlikle biraz yardıma ihtiyacım var."
Blume’un yanıtı ise kısa ve netti:
"Sayın Bay Lindner, Porsche'den tam destek. [...] Çabalarınız için teşekkür ederim."
Siyasi Bağımsızlığa Gölge mi Düşüyor?
Sivil toplum kuruluşu abgeordnetenwatch.de'nin temsilcisi Lara Louisa Siever, yazışmaları sert şekilde eleştirdi:
"Bir hükümet üyesi bir lobiciden aktif olarak argüman desteği istediğinde bu, siyasi bağımsızlık açısından tehlikeli bir sinyal verir."
Siever, politikacılar için bağlayıcı bir iletişim şeffaflığı yasası çağrısında bulundu.
Blume: “Lindner Beni Sürekli Bilgilendirdi”
Söz konusu yazışmaların geçtiği dönemde, AB düzeyinde 2035’ten itibaren içten yanmalı motorlu araçların yasaklanması gündemdeydi. FDP bu yasağa karşı çıkarken, Lindner yalnızca e-yakıtla çalışan araçlara muafiyet getirilmesini savunuyordu.
29 Haziran’da Porsche CEO’su Blume, şirket içi bir toplantıda şu ifadeleri kullandı:
"Christian Lindner beni son birkaç gündür neredeyse her saat bilgilendirdi."
Bu açıklama, “Porsche-Gate” olarak anılan tartışmaların fitilini ateşledi. Porsche daha sonra “abartılı dil kullanıldığı” gerekçesiyle özür diledi.
Lindner Eleştirileri Reddetti
Christian Lindner, o dönemde e-yakıtlar konusundaki pozisyonunun yıllardır bilindiğini vurgulayarak, Blume ile yapılan iletişimin siyasi tutumunu etkilemediğini savundu. FDP de söz konusu görüşmelerin yalnızca teknik düzeyde olduğunu ve herhangi bir baskının söz konusu olmadığını belirtti.
Ancak kamuoyuna açıklanan mesajlar, hükümet yetkililerinin özel sektör temsilcileriyle olan iletişimlerinin sınırları ve şeffaflığı hakkında yeni sorular doğurdu.