Hastalıkta mı? Sağlıkta mı?   

Birini çok sevdiğimizde hayatımızdan asla gitmeyeceği yanılgısına gireriz. Bu başımıza gelmesi muhtemel yanılgıların içinde belki de en büyüğüdür. Hastalıkta, sağlıkta, iyi günde kötü günde, ölüm bizi ayırana dek..

Peki bu gerçekten böyle mi, yoksa sadece bir iyi niyet temennisi mi?

Bir ilişki içerisinde biz kadınlar genellikle duygusal beklentiler üzerinden  doyuma ulaşmak ister, bunu bekleriz. Sevilmeyi, öpülmeyi, sarılmayı, "Ben buradayım, varım." denmesini ve daha bir çok şeyi bekleriz.

En çok da en zor anlarımızda yanımızda olunmasını isteriz. Bu bizim varoluşumuzla ortaya çıkmış ve öyle kök salmıştır içimize. Yani biz kadınlara doğumla birlikte yüklenmiş bazı kodlar vardır, bu kodlar arasında en içinden çıkılmaz olanı ise "Hayatımıza giren erkekler için her şeyi yapma kodudur." Sevgilimizi, eşimizi, çocuğumuzu pamuklara sarar, sarmalarız. Ayağı takılıp düşse yanında otururur, o hazır olduğunda onunla birlikte kalkarız.

Peki ya erkekler, sahi onlar da zor günlerde yanımızda mı olur, yoksa kaçmak için fırsat mı kollarlar? (Erkekliğin onda dokuzu kaçmaktır sözü bu zamanlar için kullanılmış olabilir mi? )

Kadınlar her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünürken (ne gerek varsa) onlar üstünkörü geciştirir. Kadınların hep nazlandığı düşünülür ama kadın ve erkek aynı anda hasta olduğunda bile kadın kalkar evdeki hayatı devam ettirir. Ama erkek öyle mi, erkeğin başı ağrısa evde kızılca kıyamet kopar! Kadın ancak tüm işlerini yapıp, çocuklarla ilgili sorumluluklarını  bitirdikten sonra dinlenebilir. Bazen kadınların da ayağı taşa takılır ve düşer. Oturup acısını paylaştığı kalkması için destek olduğu insanı, insanları arar gözleri. Kim oturuyor benimle diye etrafa bakar. Fakat kimseyi bulamaz. Yanında olmayan insanların acısını yüreğine koyar ve yoluna devam eder. 

Biz kadınlar mutlaka yolumuza devam ederiz. Hatta boş boş yürümez yol kenarlarına çiçek  dikeriz. Bizi anlayan bir erkeğin o çiçeği bize vermesini ve "Yanındayım" demesini umarak yolumuza devam ederiz.