Uzm.Kln.Psk Emine Çiçek Yazdı: NE FARK EDER? DEMİYELİM!...İSTERSEK FARK EDER!

Belki her şeyi değiştirebilme gücüne sahip olamayabiliriz. Fakat bu durumda bir köşeye çekilip izlemekle hiçbir şeyin değişmeyeceğini de bilmeliyiz. Her şeyin "bir" ile başladığını unutmamamız gerekir. Bundan dolayı olumlu/olumsuz, küçük şey yoktur. Bir insana dokunmak, insanlığa dokunmaktır. Bazen kendi suskunluğunda boğulmak üzere olan bir insana dokunmak onu hayata bağlar iken, bazen de son sözünü boğazına tıkadığımız bir insanı da yalnızlığa ya da ölüme terk etmiş oluruz.
Bireysel farkındalık ve toplumsal değişim dinamiklerini köreltebilecek en tehlikeli sayılabilecek düşünce şekli şunlardır:
Benimle mi değişecek?
Benim iyi olmam yeterli mi?
Sadece benim vermemle mi olacak?
Böyle geldi böyle gider!
Bundan sonrakiler daha mı iyi?
Bu ve benzeri sorular, bizleri pasif birer seyirci ve "suya sabuna dokunmayan" bireyler haline dönüştürecektir. Oysa ki, bir canlıyı kurtarmak, diğer bütün canlılara can katmaktır; bir canlıyı öldürmek ise, diğer bütün canlılardan can almaktır. Çevresinde olan bitenden bihaber yaşamak, çoğu zaman egemen gücün bilinçli yönlendirmeleriyle oluşmaktadır.
Sen değiş, dünya değişsin. Çünkü insan düşündüğü şeye dönüşür.
Hadi o halde, "Deniz Yıldızının Hikayesi"ni kahve tadında okuyalım.
Bir adam sabaha karşı okyanus kenarında yürüyormuş. Birden binlerce deniz yıldızının karaya vurduğunu görmüş. Daha da yaklaştığı zaman bir çocuk fark etmiş. Çocuk deniz yıldızlarını tek tek alarak denize geri götürüyormuş.
Adam çocuğa yaklaşarak sormuş:
-Bu deniz yıldızlarını neden denize geri atıyorsun?
Çocuk cevap vermiş:
-Güneş yükseliyor. Birazdan sular çekilecek ve bu deniz yıldızları susuzluktan ölecekler.
Adam bu duruma şaşırmış:
-Sahil çok uzun ve çok fazla deniz yıldızı var. Hepsini kurtaramazsın. Ne fark eder ki?
Çocuk adamı dinlemiş. Daha sonra sahilden bir deniz yıldızı daha alarak denize bırakmış. Sonra adama dönerek:
-Bak görüyor musun bu deniz yıldızı için fark etti demiş.
Uzm kln.psk.Emine Çiçek