Weidel, ZDF’nin “Berlin Direkt” programında yaptığı açıklamada, Trump yönetimiyle gayri resmi temaslarda bulunduğunu belirterek, "Bu konuda girişimlerim var ve sürece bağlıyım" dedi.
Weidel’e göre, Almanya mevcut tarifelerden orantısız şekilde etkileniyor. ABD’nin tarife politikalarını zayıf bulduğunu dile getiren Weidel, Donald Trump’ın bu adımları iç piyasayı koruma amacıyla attığını söyledi. Ancak tarifelerin serbest piyasa ilkelerine zarar verdiğini de ekledi.
Temasların içeriğine ve hangi düzeyde gerçekleştiğine dair detay vermekten kaçınan Weidel, bu bilgilerin gizli olduğunu ifade etti.
“AB’ye Güvenmeyin” Çağrısı
Weidel, AB’nin ortak müzakere pozisyonuna da karşı çıkarak Almanya’nın kendi başına hareket etmesi gerektiğini savundu. "Almanya'nın bu konuda kendi inisiyatifiyle ilerlemesi gerek. Avrupalılar güvenilir değil," ifadelerini kullandı. Buna karşılık Avrupa Halk Partisi Başkanı Manfred Weber, Avrupa'nın birlik içinde kalmasının önemini vurguladı.
AB: Hedef Sıfır Tarife
Weber, AB’nin hedefinin karşılıklı olarak tüm tarifelerin kaldırılması olduğunu söyledi. Ancak şu anda ABD tarafında yapıcı bir muhatap bulunmadığını belirtti. Washington’un aynı anda Çin, Birleşik Krallık, Meksika ve Kanada gibi birçok ülkeyle müzakere yürütmeye çalıştığını belirten Weber, "ABD'nin müzakere kapasitesi sınıra dayanmış durumda" dedi.
Almanya’nın Tek Taraflı Girişimlerine Eleştiri
Weber, Almanya’da Kültür Bakanı Wolfram Weimer’in Google ve Meta gibi teknoloji devlerine yüzde onluk dijital vergi önerisini de eleştirdi. "Adil vergilendirme doğru bir amaç olabilir, ancak bu konu ticaret müzakereleriyle karıştırılmamalı" dedi. Weber’e göre, ABD ile sağlıklı bir anlaşmaya varmanın yolu Avrupa’nın birlikte hareket etmesinden geçiyor.
Volt Partisi kurucularından ve Avrupa Parlamentosu üyesi Damian Boeselager da benzer görüşte. Ona göre, dijital vergi gibi konular müzakerelerin ortasında değil, sonrasında ele alınmalı. Aksi halde, bu tür hamleler pazarlık sürecini zorlaştırabilir.
Tarifelerin Ötesinde: Gıda Standartları
AB ile ABD arasındaki görüşmelerin tıkanmasının bir diğer nedeni, sadece tarifeler değil, aynı zamanda tüketici güvenliği standartları. AB, mevcut gıda güvenliği kurallarını korumak isterken, ABD bu standartların ticareti engellediğini savunuyor. Boeselager bu durumu şu örnekle açıklıyor: "Hepimizin hatırladığı gibi, ABD’nin klorla yıkanmış tavukları gündeme gelmişti." Aynı şekilde, ABD'de serbest olan hormonlu sığır eti ve genetiği değiştirilmiş mısır da AB kurallarına uymuyor. Boeselager, “Bu standartları korumak bizim için önemli. Zaten bu nedenle bu kurallar oluşturuldu,” diye konuştu.