Araştırma, aynı zamanda vatandaşlığa geçiş başvurularının da rekor seviyeye ulaştığını gösteriyor.
Yabancı düşmanlığı algısı son yıllarda yükseldi
Alman Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü (DIW Berlin) tarafından açıklanan güncel bulgular, ülkedeki mültecilerin toplumsal iklimi önceki yıllara kıyasla daha olumsuz değerlendirdiğini gösteriyor. Araştırmaya göre 2017’de mültecilerin yüzde 84’ü kendini Almanya’da hoş karşılanmış hissederken, bu oran 2023’te yüzde 65’e geriledi. Benzer şekilde, yabancı düşmanlığından kaygı duyanların oranı 2019’da üçte bir seviyesindeyken dört yıl içinde yarıdan fazlasına yükseldi.
Araştırma, 2013 ile 2022 yılları arasında Almanya’ya gelen ve iltica ya da geçici koruma başvurusunda bulunan mültecilerle düzenli olarak yapılan anketlere dayanıyor. Katılımcılar, ayrımcılığın özellikle etnik köken, dil ve isim üzerinden hissedildiğini belirtiyor. Konut arama sürecinde yüzde 32, iş başvurularında yüzde 18 ve iş yerinde yüzde 14 oranında ayrımcılıkla karşılaşıldığı kaydedildi.
Doğu Almanya’da yaşayan mülteciler, batıdakilere göre daha fazla dışlanma bildirdi. Özellikle erkek mültecilerin iş ve konut piyasasında karşılaştığı engeller, ülke içindeki bölgesel farklılıkların hâlâ güçlü şekilde hissedildiğini ortaya koydu.
Vatandaşlığa ilgi hızla artıyor
Olumsuz deneyimlere rağmen, araştırmaya katılan mültecilerin büyük çoğunluğu uzun vadede Almanya’da kalmayı planlıyor. 2013–2019 arasında ankete katılanların yüzde 98’i Alman vatandaşı olmayı düşündüğünü veya başvuru yaptığını belirtti. Vatandaşlığa geçiş oranları da dikkat çekici bir yükseliş gösterdi. 2021’de yalnızca yüzde 2,1 olan oran, 2023’te yüzde 7,5’e çıktı.
Özellikle Suriyeli mülteciler bu süreçte öne çıkıyor. 2023 itibarıyla Suriyelilerin yüzde 13,1’i Alman vatandaşlığı kazanırken, yaklaşık üçte biri başvuruda bulundu. Ayrıca yeni vatandaşlığa geçen mültecilerin yüzde 88’i çifte vatandaşlık hakkını koruyor.
Almanya’nın 2024 ortasında yürürlüğe giren yeni vatandaşlık yasası, süreci daha da hızlandıracak gibi görünüyor. Düzenleme ile vatandaşlık için gerekli ikamet süresi sekiz yıldan beş yıla düşürüldü. Araştırmacılar, bu değişikliğin birçok mültecinin vatandaşlık yolundaki en büyük engellerden birini ortadan kaldıracağına dikkat çekiyor.
Siyasi atmosferde göç tartışmaları
Araştırmanın yayınlandığı dönem, Almanya’da göç tartışmalarının yoğunlaştığı bir sürece denk geliyor. Şubat ayında yapılan seçimlerde, göçmen karşıtı Almanya İçin Alternatif (AfD) partisi, yüzde 20’nin üzerinde oy alarak tarihindeki en yüksek seviyeye ulaştı. Partinin yükselişi, özellikle göçmenlere yönelik saldırıların ardından artan toplumsal gerilimle ilişkilendiriliyor.
Yeni hükümetin başbakanı Friedrich Merz ise seçimlerin ardından yaptığı açıklamalarda, düzensiz göçle daha kararlı bir şekilde mücadele edeceklerini vurguladı. Ancak araştırmanın ortaya koyduğu tablo, mültecilerin günlük yaşamda karşılaştıkları sorunların yalnızca yasal düzenlemelerle değil, toplumsal kabulle de doğrudan bağlantılı olduğunu gösteriyor.