“Liberal mücadeleye geri dönmeliyiz” diyen Kubicki, Almanya’nın genel durumuna ilişkin de karamsar bir tablo çiziyor.

Almanya’da Liberal Demokrat Parti (FDP), 2025 erken federal seçimlerinde yüzde 4,3’lük oy oranıyla Bundestag dışında kaldı. 2013’ten sonra ikinci kez parlamento dışı kalan parti, şimdi “APO” yani parlamento dışı muhalefet konumuna yerleşti. FDP Başkan Yardımcısı Wolfgang Kubicki, yayınladığı yeni kitabı *“Yükselirken Serbest Düşüşte: Liberal Bir Meydan Okuma”*da yalnızca kendi partisinin hatalarını değil, Almanya’daki siyasi yapının genel durumunu da açık sözlerle masaya yatırıyor.

“Trafik Işığı Koalisyonu FDP’yi Bulanıklaştırdı”

Kubicki’ye göre FDP, Sosyal Demokratlar (SPD) ve Yeşiller ile kurduğu “trafik ışığı koalisyonu” döneminde kendi politik kimliğini kaybetti. Özellikle temel liberal değerlerdeki belirsizlik ve çok sayıda tartışmalı yasaya verilen destek, seçmenin gözünde FDP’nin itibarını ciddi şekilde zedeledi.

“Partimiz, bu koalisyon sürecinde temel pozisyonlarını açık ve net bir şekilde temsil etmekte başarısız oldu. Bu nedenle seçmen nezdinde silikleşti ve güven kaybetti” ifadelerini kullanan Kubicki, 2021 seçim başarısının doğru analiz edilememesini de FDP’nin bugün yaşadığı krizin nedenleri arasında gösteriyor.

Almanya’da Yasaklı Maddeye Bağlı Ölümler 2024’te 2 Bini Aştı
Almanya’da Yasaklı Maddeye Bağlı Ölümler 2024’te 2 Bini Aştı
İçeriği Görüntüle

“Fazla rafine olmayın, net olun”

Kitabında, partinin yeniden ayağa kalkabilmesi için sert, doğrudan ve anlaşılır bir dil kullanması gerektiğini vurgulayan Kubicki, olası “popülizm” suçlamalarından korkulmaması gerektiğini savunuyor. Ona göre, FDP yalnızca entelektüel kesime değil, uzun süredir ihmal ettiği geniş seçmen gruplarına da ulaşmalı.

“Abartmaktan, sade konuşmaktan ve net olmaktan korkmamalıyız. Kime hitap ettiğimizi biliyorsak, anlatımımız açık ve güçlü olmalı. Aksi takdirde toplumla olan bağımız kopar” diyen Kubicki, FDP'nin belirli bir seçkinci tutumla fazla rafine görünme eğiliminden de uzak durması gerektiğini vurguluyor.

Göç Yasası Yenilgisinin Ardından Gelen Çöküş

Kubicki’ye göre, FDP’nin seçim başarısızlığında dönüm noktası 31 Ocak 2025’te gerçekleşen Göç Kısıtlama Yasası oylaması oldu. Oylamada FDP grubundan 23 milletvekili ya aleyhte oy kullandı, ya çekimser kaldı ya da oylamaya katılmadı. Bu durum, kamuoyunda partinin tutarsız ve dağınık bir görüntü çizmesine neden oldu. Kubicki, bu anı “son çivi” olarak tanımlıyor.

Almanya Üzerinde “Umutsuzluk Bulutu”

FDP içi değerlendirmelerle sınırlı kalmayan Kubicki, Almanya’nın genel siyasi atmosferine dair de keskin ifadeler kullanıyor. Ülkenin reform ihtiyacına dikkat çeken Kubicki, Almanya’nın giderek hantallaştığını, altyapısının çöktüğünü ve uluslararası alanda etkisiz hale geldiğini öne sürüyor.

“Almanya şu anda bir umutsuzluk bulutunun altında yaşıyor. İfade özgürlüğü kısıtlanıyor, insanlar artık açık konuşamıyor” diyen Kubicki, bu durumu özellikle Yeşiller’in siyaset tarzına bağlıyor. Dışişleri eski Bakanı Annalena Baerbock’un “feminist dış politika” anlayışını sert dille eleştirirken, Ekonomi Bakanı Robert Habeck’in politikalarını da ülkenin ekonomik istikrarını zedelemekle suçluyor.

Krizlerin Sorumlusu: Seçkinler ve Pandemi Politikaları

Kubicki’nin eleştirileri yalnızca güncel koalisyonla sınırlı değil. Koronavirüs salgını döneminde alınan kısıtlayıcı tedbirlerin özgürlükleri ihlal ettiğini savunan Kubicki, o dönemki siyasi karar alma süreçlerini “seçkinlerin sistematik başarısızlığı” olarak nitelendiriyor.

“Pandemi dönemi, halkla siyasetin arasındaki mesafeyi daha da derinleştirdi. Demokratik ilkeler göz ardı edildi. Bu da bugünkü siyasi krizin temelini attı” sözleriyle hem yönetim biçimini hem de kurumların güvenilirliğini sorguluyor.