Almanya, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan 2024 İnsan Hakları Raporu’nda yer alan “ifade özgürlüğü kısıtlamaları” iddialarını sert bir dille reddetti. Rapor, Almanya’nın yanı sıra bazı Avrupa ülkelerinde insan haklarının tehdit altında olduğunu öne sürerken, Berlin yönetimi bu değerlendirmeyi gerçeği yansıtmayan siyasi nitelikte bir yorum olarak gördüğünü açıkladı.
Hükümet Sözcüsü Yardımcısı Steffen Meyer, başkentte düzenlenen basın toplantısında, “Almanya’da sansür yok. Çok yüksek düzeyde ifade özgürlüğüne sahibiz ve bunu her şekilde savunmayı sürdüreceğiz” dedi.
Raporun Almanya hakkındaki bulguları
Raporun Almanya bölümünde, yıl içinde insan hakları durumunun kötüleştiği belirtilerek ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar, antisemitizm kaynaklı suçlar ve tehditler “önemli sorunlar” arasında sıralandı. Ancak aynı bölümde, hükümetin insan hakları ihlallerine karışan yetkilileri soruşturma ve cezalandırma yönünde adımlar attığı da kaydedildi.
Rapor, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in Şubat ayında Almanya’yı ve diğer Avrupalı müttefikleri, ifade özgürlüğünü kısıtlamakla ve aşırı sağ partiler — özellikle Almanya İçin Alternatif (AfD) — üzerinde baskı kurmakla suçlayan açıklamalarının ardından geldi. Başbakan Friedrich Merz ise Vance’in sözlerini “müdahaleci” olarak nitelendirdi.
İsrail ve El Salvador’a yönelik eleştiriler yumuşadı
Bu yılki rapor, İsrail’e geçen yıla kıyasla daha kısa bir bölüm ayırdı ve Gazze Şeridi’ndeki insani krize sınırlı şekilde değindi. El Salvador için ise 2023 raporunda yer alan ağır insan hakları ihlalleri suçlamalarının büyük ölçüde çıkarıldığı görüldü. Bu değişiklikler, insan hakları örgütlerince “siyasi gerekçeli yumuşatma” olarak yorumlandı.
Öte yandan rapor, Rusya’nın Ukrayna’daki eylemlerini savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar kapsamında ele alırken, Güney Afrika ve Brezilya gibi Trump yönetimiyle gerilim yaşamış ülkelere yönelik eleştiriler sertleşti.
Siyasi taraflılık eleştirileri
Belgenin yayımlanması, Dışişleri Bakanlığı’ndaki üst düzey değişimlerin ardından gecikti. Eski yetkili Josh Paul, raporun “gerçeklerden çok siyasi gündemi yansıttığını” belirterek, “Bu haliyle demokratik bir rapordan çok propaganda metnini andırıyor” dedi.
Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü de raporu, “bazı ihlallerin atlandığı, bazılarının ise yanlış yorumlandığı” gerekçesiyle eleştirdi. Ancak Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce, metnin “okunabilirliği artırmak ve gereksiz siyasi iddiaları azaltmak” amacıyla yeniden yapılandırıldığını savundu.
Almanya ile ABD arasındaki bu tartışma, transatlantik ilişkilerde insan hakları konusundaki yaklaşım farklarını bir kez daha gündeme getirdi. Önümüzdeki dönemde, Berlin’in bu tür uluslararası raporlara vereceği tepkilerin, diplomatik ilişkilerin seyrinde etkili olması bekleniyor.