Dobrindt, her vakanın kendi koşulları içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

“AfD’ye üyelik kamu hizmetinde otomatik olarak yaptırımı gerektirmez” diyen Dobrindt, “Anayasal sadakat yükümlülüğü, ancak somut davranış ve beyanlar temelinde değerlendirilebilir. Her bireysel olayın hukuki çerçevede titizlikle ele alınması gerekir” ifadelerini kullandı. Açıklamalar, “Bild” gazetesine yapılan özel röportajda kamuoyuna sunuldu.

Reul: “Hukuki Dayanak Olmadan İşten Çıkarmak Mümkün Değil”

Dobrindt’in açıklamalarına benzer şekilde, Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti İçişleri Bakanı Herbert Reul (CDU) da geçtiğimiz günlerde AfD üyeliği üzerinden yürütülen kamu tartışmalarına temkinli yaklaşılması gerektiğini dile getirdi. Reul, “Bir kamu görevlisinin görevden alınabilmesi için, bu kişinin devletin temel ilkelerine ve anayasal düzene sadakat göstermediğinin kanıtlanması gerekir. Sadece partiye üye olmak bu gerekçeyi sağlamaz” dedi.

Reul, yargı sürecinin bireysel temellere dayanması gerektiğini ve ideolojik aidiyetin cezalandırılmasının aceleci kararlara yol açabileceği uyarısında bulundu. "Gerekli durumlarda açık ve kararlı bir yaklaşım sergilenmeli, ancak her olay ayrıntılı şekilde incelenmeden hüküm verilmemelidir" dedi.

Wendt: “Parti Üyeliği Tek Başına Görevden Alma Sebebi Sayılamaz”

Alman Polis Sendikası Federal Başkanı Rainer Wendt de tartışmalara katılarak, kamu çalışanlarının parti üyeliklerinin işverenle paylaşılmasının zorunlu olmadığını ve bunun kişisel bir hak olduğunu savundu. Wendt, “Hiç kimse, siyasi tercihini açıklamak zorunda değildir. Ayrıca mahkeme kararları açıkça göstermektedir ki, sadece bir siyasi partiye üyelik, görevden alma için yeterli hukuki zemin oluşturmaz” dedi.

Wendt, Federal İçişleri Bakanlığı’nın AfD mensuplarına yönelik bilgi sahibi olduğunu öne sürmesinin ise tartışmalı bir durum yarattığını belirtti.

Anayasayı Koruma Dairesi’nin Kararı Siyasi Yansımaları Tetikledi

Almanya Anayasayı Koruma Federal Dairesi, kısa süre önce AfD’yi “kesin biçimde aşırı sağcı” olarak sınıflandırmıştı. Bu tanım, kamuoyunda partinin yasaklanmasına kadar varabilecek hukuki ve siyasi süreçlerin tartışılmasına yol açtı. Hükümet kanadında temkinli bir yaklaşım izlenirken, CDU lideri Friedrich Merz’in bu konuda açık bir pozisyon almaktan kaçındığı gözlendi.

AfD cephesinden ise karara tepki geldi. Parti eş başkanı Tino Chrupalla, ZDF’ye yaptığı açıklamada, söz konusu sınıflandırmaya karşı tüm yasal yolların kullanılacağını belirtti. Anayasayı Koruma Dairesi’ne karşı açılan dava ise pazartesi günü resmen başlatıldı.

Dachau’nun 80. Yılında Acılar ve Uyarılar Yeniden Gündemde
Dachau’nun 80. Yılında Acılar ve Uyarılar Yeniden Gündemde
İçeriği Görüntüle

AfD’li Milletvekili Partiden Ayrıldı

Federal Meclis’e Şubat ayında seçilen Baden-Württembergli AfD Milletvekili Sieghard Knodel, partisinden ve meclis grubundan istifa ettiğini duyurdu. Knodel, kamuoyuna gönderdiği açıklamada, “Partimizin Anayasayı Koruma Dairesi tarafından aşırı sağcı olarak sınıflandırılması nedeniyle özel yaşamımı ve iş çevremi koruma ihtiyacı hissettim” ifadelerine yer verdi.

Knodel’in istifası, partinin içindeki kırılganlığı ve kamuoyundaki algının siyasi etkilerini bir kez daha gözler önüne serdi.