Gelecekte bir gün bedeniniz sizi terk etmeye karar verdiğinde zihninize yeni bir konak bulabilseniz zihninizi aktarır mıydınız bir makineye?

 

Merhabalar Sevgili Okurlar;

 Size çok kısa bir hikaye anlatarak başlamak istiyorum ve lütfen benimle birlikte hayal edin.

   Gelecekte bir gün bir laboratuvar da bir kontrol panelinin önündesiniz. Bilinciniz tamamen açık ama bedeniniz hareket etmiyor. Tüm kaslarınız çalışmayı bırakmış durumda. Etrafınızda makineler hareket halinde ve bir robot yaklaşıyor yanınıza. Ve kafatasınızı açarak beyninize bir cihaz yerleştiriyor. Daha sonra bir yükleme başlatılıyor. Tüm bildikleriniz, tüm anılarınız, ilk adımınız, çocukluğunuz, ilk aşkınız, kırgınlıklarınız, mutluluklarınız ve seni sen yapan her şey bir dijitale aktarılıyor. Tamamen mekanik olan yeni bir bedene yani bir robota geçişi yapılarak yükleme tamamlanıyor ve yeni bedeninizde gözlerinizi açıyorsunuz. Robot bedeninizden kendi bedeninizin tüm fonksiyonlarınızın durduğunu izliyorsunuz. Doğduğundan beri içinde bulunduğun beden bir kenara atılıyor. Dünyaya baktığın gözler bir daha açılmamak üzere kapanıyor. Ve robotların artık işe yaramayacak olan bedenini çöpe attıklarını izliyorsun. Sen artık başka bir bedende aynı insansın. Ya da aynı insan mısın?

  Peki bu hikaye size nasıl hissettirdi? Heyecanlanmış, korkmuş, mutlu, kafası karışmış? Bu bir senaryo yani önceden bir senaryoydu. Birçok kitapta, hikaye de ve bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz alışık olduğumuz ama yakın gelecekte gerçek olacağını ve gerçekleşeceğine dair çok ciddi beklentilerin ve iddiaların olduğu bir senaryo. Bir de adı var bu senaryonun ‘Transhümanizm’.  Evet Transhümanizm dünyasına hoş geldik.

******

 Transhümanizm, etimolojik olarak “trans” ve “hümanizm” kelimelerinden oluşmaktadır. Trans; “öteki” “sonraki” veya “geçiş” anlamında kullanılan bir ifadedir. Transhümanizmde kastedilen daha çok “geçiş” anlamıdır.[1] Bu geçiş dünyası insan varoluşunu yeni bir boyuta taşıyan teknolojik yeniliklerin heyecan verici bir karışımıdır. İnsanlığı sınırlayan fiziksel engelleri aşmak ve zihinsel kapasitemizi arttırmak için çaba gösterirken insanlığın geleceği için sınırsız bir potansiyel açığa çıkarmak için çalışılmaktadır. İnsanın kendi doğal sınırlarını aşarak daha yüksek bir fiziksel ve zihinsel potansiyele ulaşabileceği düşüncesinden yola çıkar. Bu potansiyel artışı genetik mühendisliği, nanoteknoloji, yapay zeka ve robotik gibi teknolojileri kullanımıyla sağlanabilir.

   İnsanlık, tarihin başlangıcından bu yana sürekli olarak gelişim ve dönüşüm dalgası içindedir. Çünkü insanın, yaşam sürecinde gelişen bir sürekliliği vardır. Bu süreklilik esnasında meydana gelen gelişme ve değişimler büyük bir kazanım olup insanı bir sonraki basamağa taşımaktadır. Transhümanizm, tam olarak böyle bir dönüşümdür ve insanlık için çok ciddi bir dönüm noktasıdır.[2]

****

Bulunduğumuz bu tarihten itibaren insanlığın bu boyut geçişine ulaşması için kat etmesi gereken 5 çok önemli aşama vardır.  Bu aşamaları tamamlamadan kendimizi ‘üstün’ olarak tanımlamak çok anlamsız olacaktır.

******

Birinci aşamada insan beyni ve bedeni donanımsal eklentilerle geliştirilecek. Ki şu anda bu aşamayı yaşıyoruz. Giyilebilir teknolojiler bunun en önemli göstergesi. Kullandığımız akıllı telefonlar, saatler, kalp pilleri vs. ile vücudumuzu ve kapasitemizi arttırmaya devam ediyoruz. Ama bu daha yolun çok başı. Çünkü ikinci aşamada; bizlerin bir kopyası olacak yapay bir bedeni kontrol etme fırsatı yakalayabiliriz. ‘Surrogates’ filmini izleyenler hemen kendini belli etsin burada. Türkçesi Suretler’di bu filmin.  İnsanlığın tüm tehlikelerden uzak durmak için kopyaları ile yaşadıkları bir evrende geçiyor. Hiç spoiler vermeyelim. İlk film önerimiz bu olsun bu aşamayı anlamak için.

    Üçüncü aşamada ise insan beyninin fiziksel olarak başka yapay bir bedene nakledilmesi söz konusu olabilecek. Doğrudan siz başka bir bedende yaşayabileceksiniz. Dördüncü aşamada fiziksel bir nakil gerekmeden doğrudan zihniniz başka yapay bir bedene yüklenebilecek.Beşinci ve son aşamada ise insanlık artık bir bedene dahi ihtiyaç duymayacak. Zihniniz ya da bilinciniz tamamen yapay bir dünyaya aktarılabilecek.  Şimdi düşününce insanlığın birinci aşamaya gelmesi binlerce yıl sürdü diyebilirsiniz. Ama özellikle teknolojik gelişmelerde tanık olduğumuz ivme ikinci aşamaya geçmek için binlerce yıl beklememiz gerekmediğini de işaret ediyor.  Yani bu tabi ki önümüzdeki yıl olmayacak fakat çok da uzun sürmeyecek gibi.

    Sorun sadece teknolojik gelişme hızı değil burada.  Öyle olsa bahsettiğimiz senaryolar rüya gibi. Tüm uluslar bir araya gelip, güçlerini birleştirip bu süreci çok daha hızlandırabilir.  Fakat sorun teknolojik değil, etik. Transhünazim felsefesinin doğurduğu yığınla etik ikilem söz konusu.  Çok basit gibi görünen sorunlar insanlığın sonunu getirebilecek düzeyde olabilir.  Ya da sadece belli bir kesimin yararlanabileceği bir ütopyaya dönüşebilir.

   Hayal bile edemiyor insan.  Yani bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz tüm olasılıklar gerçek olacak diyor Transhümanistler..  Biyolojik tüm kısıtlamalar ortadan kalkacak.  Kendini ‘upgrade’ edebileceksin.  Ve bu işin sonunda da yani biyolojik tüm kısıtlamalardan, bedenden kurtulduğumuzda işte o zaman ölümsüzlükten bahsedebilecek miyiz? Belki de dijital bir ortamda bulunan bir kimliğin sonsuza dek yaşayabilecek.  Nasıl mümkün olabilir bu?

   Sizlere sormak istiyorum. Sizce tüm bunlar gerçekleşecek mi? Gerçekleşecekse bizi bir ütopya mı yoksa distopya mı bekliyor? Yorumlarda konuşalım.


[1] Ahmet Dağ, “İnsanlığın Dönüşümü: Transhümanizm”Röportaj : M. Emin Vatansever, Mustafa Sami Özaydın, 10 Mayıs 2021, http://blog.ilem.org.tr/insanligin-donusumu-transhumanizm/

[2] [2]Şevki Işıklı, Zeynep Uylaş Aksu, “Teknolojik Zehirlenme, Semptomları ve Teknolojik Düzen”, ISOPHOS Uluslararası Bilişim, Teknoloji ve Felsefe Dergisi, 2/2(2019), 29.